Bu yılın en revaçta seyahat destinasyonlarından biri şüphesiz ‘Dünyanın En Yaşanılası Şehri’ seçilen Stockholm!
Değişik büyüklüklerde olan 30 bin adanın 14’ü ve onları birbirine bağlayan köprüleri, İsveç’in güzel başkentinin şehir merkezini oluşturuyor. En sıcak aylarında dahi 25 dereceyi geçmeyen ısısı ile soğuk havayı sevmeyenler için pek ideal olmasa da yemyeşil doğası, enteresan müzeleri ve galerileri, tasarım butikleri ve tarih kokan sokakları ile bu sakin ve mütevazı kent her gezginin uğraması gereken bir nokta. Soğuğu ve yağmuru sevmeyenlerdenseniz eğer, gezinizi ilkbahar veya yaz aylarında yapmanızda fayda var fakat şehrin karlar altında bambaşka bir büyüsü olduğunu da söylemeden geçmeyelim!
Başkente gelir gelmez ilk fırsatta bir Stockholm Card edinin; hem ulaşımınız hem de neredeyse geziniz boyunca ziyaret edeceğiniz tüm müzeler bu karta dahil, aynı zamanda bir adet kanal turu da ücretsiz. Ulaşım ile vakit kaybetmemek adına, büyük bir alanı kapsayan bu şehri bölgelere göre gezmenizi öneririz…
Eski şehir, Gamla Stan-Riddarholmen
İlk durağımız eski şehir bölgesi olan Gamla Stan. Görülmesi gereken en turistik noktaları barındıran bu bölge adalar arasında en canlı olanı. Gamla Stan’a çok yakın olan Riddarholmen Kilisesi ile başlıyoruz; şehrin mimari açıdan en nefes kesici, ikonik ve eski yapılarından olan kilise 1200’lü yıllarda inşa edilmiş. Ardından Avrupa’daki en büyük saraylardan olan The Royal Palace’ı gezebilirsiniz, fakat bu biraz vaktinizi alabilir, nitekim bu sarayın tam tamına 600 odası var! Burada, ülkenin geçmişini öğrenmek, kral ve kraliçeler tarafından kullanılan odaları, eşyaları ve kostümleri görmek mümkün.
Hip gençlerin merkezi, Södermalm
Gamla Stan’a çok yakın olan Södermalm havalı kafeleri, galerileri, ikinci el dükkanları ve kahve dükkanlarıyla şehrin tasarım meraklılarına hitab ediyor. Gece hayatı açısından da Stockholm’ün en aktif bölgelerinden biri. Merkezi lokasyonu ve lokal atmosferi ile konaklamak için de güzel bir alternatif. Şehrin en görülmeye değer müzeleri arasında yer alan fotoğraf müzesi Fotografiska’yı görmeden dönmeyin! Dünyaca ünlü fotoğrafçıların harika sergilerine ev sahipliği yapan müzenin binası da bir o kadar etkileyici. Müzeyi gezdikten sonra yapının üst katında yer alan kafede eski şehiri gören muhteşem manzaraya karşı kahvenizi yudumlamayı da ihmal etmeyin.
İskandinav markalarına göz atmak istiyorsanız ve ikinci el vintage eşyalar ve kıyafetlere meraklıysanız ise Götgatan Caddesi ve civarını kesinlikle gezin. Urban Deli’de güzel bir brunch ile güne başlayıp İll Cafe kahve dükkanında lezzetli bir kahve yudumlayın. Nytorget 6’da (rezervasyon yapmanızı öneririz) veya Pelikan’da İsveç’in geleneksel yemeği İsveç Köftesi’ni tatmayı ardınan Pet Sounds Bar’ın keyifli ortamında bir kokteyli ihmal etmeyin.
Yeşilliklerin arasında bir cennet, Djurgarden
Hava güzel olduğunda lokallerin ve turistlerin kendilerini attığı ada, Djurgarden’da yeşilin daha önce hiç görmediğiniz tonlarını görmeniz olası! Huzur dolu adada doğanın içinde piknik yapabilir, keyifli yürüyüşlere çıkabilir ve bisiklete binebilirsiniz. Sonrasında ise Vasa Müzesi’nde 17. yüzyıla doğru uzanabilirsiniz; dünyada eşi benzeri olmayan, bir fırtına sonucu 1628 yılında batan savaş gemisi, Vasa’ya evsahipliği yapan müzede denizin dibinden çıkarılmış yüzlerce objenin her birinin ayrı hikayesine tanık olabilirsiniz. Şehrin en iddialı ve popüler müzelerinden olan Vasa başlı başına oldukça etkileyici bir deneyim, kesinlikle öneririz!
Gurmelerin uğrak noktası, Östermalm
Kentin şık ve havalı bölgelerinden olan Östermalm da hem gece hayatı hem de restoranları ile oldukça popüler. Şehrin en meşhur yeme-içme mekanı olan Saluhall, Stockholm’ün meyve, sebze ve peynirlerini güzel bir şarap eşliğinde tadabileceğiniz, tazeliğine inanamayacağınız deniz mahsüllerini ve İsveç geleneksel mutfağını sonuna kadar deneyimleyebileceğiniz eşsiz bir gurme pazar. Akşamları kapalı olduğundan bir öğleninizi kesinlikle buraya ayırmanızı öneririz.
Cevapla