Yazın en sıcak günleri Temmuz ayında. Ama sizin gibi meraklı, maceracı bir gezgin için sıcak asla bir engel olamaz. Aslına bakarsanız kışın soğuk geçen şehirleri gezmek açısından bir fırsat bile diyebiliriz. Gideceğiniz yerin hava koşullarına uygun giyinir, ağır yemekler yemez, sıvı kaybını da önlerseniz, Avrupa kaşifi olmamanız için hiçbir neden yok. Avrupa’nın sayısız güzel şehrinden temmuz ayında gezilecek en iyi 5 tanesini sizler için listeledik.
1437 yılından bu yana İskoçya’nın başkenti olan şehir, Ortaçağ ve Georgian dönemlerinden kalma mimarisiyle Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri. Eskiden krallık sarayı olarak kullanılan 1000 yıllık Edinburgh Kalesi’nden şehri seyretmek, şehrin siluetini oluşturan en önemli yapılardan biri olan St Giles’ Katedrali’nin taç şeklindeki çan kulesini görmek, yüzlerce yıl önce kurulmuş Edinburgh Kraliyet Botanik Bahçesi’nde dolaşmak, 16. yüzyıldan kalma Holyrood Sarayı’nın güzelliğine kapılmak için Temmuz ayı en ideal zamanlardan biri. Şehrin ana caddesi olan Royal Mile’de yapacağınız gezide her yol Ortaçağ’a çıkacak.
Tarihi binaları, müzeleri, kanalları ve yemyeşil parklarıyla Amsterdam; gezilecek birçok yeri barındırıyor. Yürüyerek, bisikletle ya da kanal turuyla şehirdeki görülmesi gereken yerleri keşfedebilirsiniz. Şehrin en ünlü meydanı olan Dam Meydanı’ndan başlayacağınız turunuzda; Amsterdam Kraliyet Sarayı, Nieuwe Kerk (Yeni Kilise), Ulusal Anıt, Madame Tussauds Müzesi, Damrak Caddesi, ünlü alışveriş merkezi De Bijenkorf’u görebilirsiniz. Dam Meydanı ve çevresini gezdikten sonra sınır tanımaz eğlenceleriyle meşhur Red Light District’e gidebilirsiniz. Dünyanın ve Hollanda’nın ünlü ressamlarının yapıtlarını görebileceğiniz zengin koleksiyona sahip müzelerse, Amsterdam’a gidince mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
Ülkenin en büyük adası olan Zealand’de bulunan Kopenhag, en yaşanabilir şehirler listesinde üst sıralarda yer alan bir şehir. Kışları oldukça sert geçen şehre, gidilebilecek en uygun dönemlerden biri de Temmuz. Temmuz’da Kopenhag’da hava ortalama 18 derece. Kuzey Avrupa ruhunu en iyi şekilde yaşamak için yaklaşık 400 yıllık kanalların bulunduğu Nyhavn bölgesi’nde renk renk evlerin altında bulunan kafelerde, restoranlarda vakit geçirin. Teknelerle kanal turu yapın. Dört ayrı saraydan oluşan Amelienborg Sarayı’nın rokoko tarzı mimarisine hayran kalacak, Küçük Denizkızı Heykeli’nin önünde fotoğraf çektirmek için sıra bekleyeceksiniz. Şehre kuşbakışı bakmak için en iyi yer Rundetaarn. Ünlü eğlence parkı Tivoli Bahçeleri’nde ise zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Binlerce yıllık tarihiyle Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri olan şehir, Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Buda ve Peşte şehirlerinin birleşmesiyle oluşmuş. Kaplıcalarının sayısının fazlalığı ile dikkat çeken şehirde; Roma, Yunan ve Osmanlı döneminden kalma kaplıca ve hamam bulunmakta. Tuna Nehri üzerindeki Buda Kalesi müzeler, mağaralar, anıtlarıyla her köşesinde tarihi ve doğal güzellikler barındırmakta. Gellert Tepesi keşfedilecek pek çok noktasıyla, Tuna Nehri eşsiz güzellikleriyle, Budapeşte müzeleri geniş koleksiyonlarıyla iyi ki Budapeşte’ye gelmişim dedirtecek.
Tarihi açıdan büyük öneme sahip olan Roma’da Kolezyum’da gladyatörlerin hala yankılanan seslerini duyabilir, dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından biri olan Roma Forumu’nda tapınakları, anıtları, binaları görebilirsiniz. Roma Aşk Çeşmesi’nde dilek dileyip, kubbesiyle göz kamaştıran Pantheon’da antik dönemin izlerini sürebilir, filmlere dekor olmuş İspanyol Çeşmesi’nin geniş basamaklı merdivenlerinde dinlenebilirsiniz. Kutsal Melek Kalesi, Santa Maria Maggiore Bazilikası, Roma’nın ünlü meydanları Piazza Venezia, Piazza del Popolo ve Piazza Navona Roma’nın görülmesi gereken diğer önemli yerleri. İstanbul gibi yedi tepe üstünde kurulmuş olan Roma’nın tepelerindeki tarihi yerleri görmeden dönmemek gerekiyor.
Cevapla