Herkesin hayatında bir kere gitmesi gereken bir yer Havana. Kristof Kolomb’un “insan gözünün görebileceği en güzel yer” diye nitelendirdiği başkentin her köşesi bir fotoğraf karesi. Müziğiyle, tarihiyle ve sıcak-kanlı insanlarıyla, bu capcanlı şehir ayak bastığınız andan itibaren içine çekiyor sizi. Zaman farklı işliyor burada; ister istemez bırakıyorsunuz kendinizi Kübalı’ların rahat ve yavaş ritmine, hiç dönmeyecekmiş gibi gerçek hayata…
Zamanlar Arası Bir Yolculuğa Çıkın, Habana Vieja
Renk cümbüşü şehri keşfe çıkıyoruz. Rotamızın ilk durağı Habana Vieja, yani, eski şehir. UNESCO’nun dünya kültürel mirasları arasında yer alan merkezde zamanın durduğu hissine kapılmanız normal; barok ve neoklasik anıtlarıyla beraber en eski İspanyol koloniyal yerleşim olan alanın mimarisi nefes-kesici.
Latin ezgiler eşliğinde bu daracık sokakları gezmek ve aralarında kaybolmak ise apayrı bir keyif. Katedral Meydanı’ndaki ünlü Kübalı yazar Carpentier’in tanımıyla ‘müziğin taşa döndüğü yapı’ olan katedrali görüyoruz, sonra ise yine aynı meydanda bulunan Kolonyal Sanatlar Müzesi’ni geziyoruz.
Ardından meydanın yan sokağında olan restoran-bar, La Bodeguita del Medio’ya doğru yol alıyoruz. Havana’ya kadar gelip buranın Mojito’sunu içmeden dönmeyin. Ernest Hemingway’in Küba’da yaşadığı dönemdeki favori barı olan mekanın havası bambaşka.
Küba’nın Bağımsızlık Mücadelesine Şahit Olun, Devrim Müzesi
Kuşkusuz Havana’daki favori müzemiz olan Museo de la Revolucion, yani Devrim Müzesi Fidel Castro ve Che Guevara gibi liderlerin gerçekleştirdiği devrimi tüm detaylarıyla anlatıyor. Ülkenin tarihini bilmeyenler için çok iyi bir başlangıç.
Eskiden Başkanlık Sarayı olan binanın ilk katına bile gelmeden duvardaki kurşun delikleri gözümüze çarpıyor. Universite öğrencilerinin diktatör Batista’ya karşı yaptıkları silahlı saldırıdan kalma izlere birebir şahit oluyoruz.
Küba’nın küçücük şehirlerinden başkentine kadar devrimin ve devrimci liderlerin izleri her yerde. Bu döneme ait eserleri ve savaş sırasında kullanılan gözlük, matara, ayakkabılar gibi Che, Fidel ve Camilo’ya ait olan eşyaları görmek çok etkileyici.
Müzeyi gezdikten sonra arka bahçesine de göz atmayı ihmal etmeyin; devrim kahramanları anısına sürekli yanan ateşi, savaş uçaklarını ve devrim liderlerini Meksika’dan Küba’ya taşıyan yatı görebilirsiniz.
1950’lerden Kalma Arabalarla Sahil Turu Yapın, Malecon
Malecon Havana’nın yaklaşık sekiz kilometre boyunca uzanan sahil şeridi. Klasik arabalardan zevkinize en uyanı kiralayıp okyanus kokuları arasında güzel bir tur atmanızı kesinlikle öneririz!
Meydanlarda Lokal Hayata Karışın, Plaza de Armas
Şehrin en güzel meydanlarından olan Armas’da bir bankta oturup etrafı izlemek bile keyifli. Sokak müzisyenleri, dans eden lokaller ve kitaplar ve posterler satan satıcılarla dolu olan meydanda pek çok kafe ve restoran da mevcut. Klasik Küba şarkıları eşliğinde kahvenizi yudumlayabilir ve burada bulunan Havana Kent Müzesi’ni gezebilirsiniz.
Gerçek Puroyu Deneyimleyin, Pertagas
Buraya kadar gelmişken şehrin en ünlü puro fabrikası olan Pertagas’ı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin, ancak bunun için önceden randevu almanız ve öğleden önce gitmeniz gerektiğini belirtelim. Küba’nın en önemli geçim kaynaklarından olan puronun nasıl yapıldığını öğrenebilir ve sıra sıra dizilmiş, ağzından purosu eksik olmayan yaşlı teyzelerin puroları nasıl sardığına birebir şahit olabilirsiniz. Satın almak isteyenler için fabrikanın hemen yanında bulunan dükkanında değişik markalar mevcut.
Sabahlara Kadar Salsa Yapın!
Salsanın ve latin danslarının merkezi olan Havana dans etmeyi sevmeyeni bile dans ettirir. En küçüğünden en büyüğüne tüm şehirlerde bulunan müzik evleri lokallerden bu dansı öğrenmek isteyenler için ideal. Habana Libre Oteli’nin en üst katında bulunan Cabaret Turquino ve Centro Habana bölgesinde bulunan Casa de la Musica gece gidilebilecek favori mekanlarımız arasında. Küba müziği denince ilk akla gelen topluluk olan Buena Vista Social Club’ı seviyorsanız eğer, aynı ada sahip olan restoran-bar Buena Vista Social Club’a da kesinlikle uğrayın!
Cevapla