Nepal’in başkenti Katmandu’ya ayak bastığımız andan itibaren benzersiz ve macera dolu bir yolculuğa başlıyoruz.
Sıcakkanlı ve samimi insanları, nefes kesici doğası, etkileyici tarihi tapınakları ve rengarenk sokaklarıyla bu güzel ülkenin bambaşka bir havası var! Himalayalar’ın eteklerine kurulu, Hindistan, Tibet ve Çin tarafından çevrili olan Nepal’in kültüründe de bu üç ülkenin etkileri büyük. Nitekim, gittiğimiz her kent, sunduğu çeşitlilik ve farklılıklar ile ayrı bir ülkeye gitmişiz hissini yaratıyor. Kültür ve tarih severlerden macera perestlere, pek çok ayrı gezgine hitab edecek olan bu sürprizlerle dolu ülkeyi gezmek için hiç değilse on gününüzü ayırmanızı öneriyoruz, pişman olmayacaksınız!
MÜZE ŞEHİR, KATMANDU
Yolculuğumuzun ilk durağı, ülkenin başkenti ve en büyük şehri olan Katmandu. Şehir her ne kadar bir turist cenneti olsa da tarihi ve kültür dokusu bozulmamış.Gezmeye doyamacağınız açık hava bir müze gibi adeta!
Nepal’e tepeden bakan ikonik yapı Swayambunath Buddhist Temple, bir diğer adıyla Monkey Temple (Maymun Tapınağı), görülmesi gereken noktaların başında geliyor. Tapınağa giden merdivenleri aşıp tepeye vardığımızda gördüğümüz manzara çok etkileyici. Yapının ‘stupa’, yani kubbesinde bulunan gözler, Buddha’nın gözlerini sembolize ediyor, alt kısmı ise bulunduğumuz dünyayı. Adından da anlaşıldığı gibi tapınakta başı boş gezen pek çok maymunla yüz yüze gelebilirsiniz, rahatsız etmeden bolca fotoğraf çekmenizi öneririz, irite olduklarında bir hayli agresifleşebiliyorlar!
Katmandu Vadisi’nin üç eski şehrinde (Katmandu, Patan, Bhaktapur) de birer Durbar (Saray) Meydanı bulunuyor; bu alanlar, kralın ülkeyi yönettiği, saray, heykel ve tapınakların bulunduğu komplekslerden oluşuyor. Üçü de Unesco Dünya Kültür Mirasları Listesi‘nde yer alıyor. Bisikletli rikşalara atlayıp dar sokaklardan Katmandu Durbar Meydanı’na ulaşıyoruz. Şehre adını veren Kasthamandap Tapınağı, kral ve hanedanın yaşadığı saray olan Hanuman Dhoka ve ülkenin en garip ve gizemli geleneğini gözlemleyebileceğiniz Kumari Devi, yani yaşayan çocuk tanrıçasının kaldığı ev de burada. Nadir de olsa Kumari cama çıkarak bazen kendini gösteriyor.
Nepal’in en kutsal tapınaklarından olan, mutlaka uğramanız gereken Pashupatinath Tapınağı da Katmandu’da. Her ne kadar Hindular dışındakilerin tapınağın ana bölümlerine girmesi yasak olsa da girişi ve çevresi bile görülmeye değer.
Şehirde şahit olduğumuz en etkileyici ve farklı sahne ise şüphesiz tapınağın eteğindeki, Bagmati Nehri’nde gerçekleşen ölü yakma seremonileri. Kutsal olan Ganj Nehri’ne dökülen Bagmati’de yakılanın daha iyi bir reankarnasyonla dünyaya döneceğine inanılıyor, bu yüzden ülkenin dört bir yanından insanlar buraya akın ediyor. Acısıyla, tatlısıyla, hayatınızda daha önce şahit olmadığınız karelere şahit olacağınız bir ülke Nepal ve burası da ilkinin en iyi örneği; bir yanda şehrin orta yerinde nehire bırakılan cesetler diğer yanda ise aynı nehirin dibinde ritüel gereği ceset ile nehire atılan paraları arayan fakirleri görmek mümkün.
Bu alanın etrafındaki mağaralarda yaşayan, yüzleri boyalı ve hiç kesmedikleri upuzun saçlarıyla bilinen Saduları, yani hayatlarını meditasyona adamış olanları da görebilir ve onlarla resim çektirebilirsiniz.
HİMALAYA’LARA KARŞI GÜN DOĞUŞU, NAGARKOT
Eğer ille de Everest’i görmeliyim diyorsanız önerimiz kesinlikle Nagarkot’a gitmeniz. Çoğu turistin Everest’i görmek için yaptığı, fakat uygunsuz hava koşulları nedeniyle genelde hayal kırıklığı ile sonlanan helikopter turları yerine sabahın çok erken saatlerinde Katmandu’dan yola çıkarak iki saatte Nagarkot’a ulaşabilirsiniz. Burada hayatınızda muhtemelen görüp görebileceğiniz en muhteşem gün doğuşunu, Everest dahil bir çok dağın arasından pembenin her tonuyla yükselen güneşi izleyebilirsiniz.
HİPPİLERİN KASABASI, POKHARA
Katmandu’nun şehir karmaşasından ve kalabalığından sonra Pokhara’ya doğru yol alıyoruz. Yaklaşık yedi saatlik bir araba yolculuğu olmasına rağmen yol boyunca gördüğümüz muhteşem manzaraların da etkisiyle göz açıp kapayıncaya kadar varıyoruz. Adeta 1960’larda yaşayan, sahil kasabası tadındaki belde yemyeşil Phewa Gölü etrafına kurulu. Sakinlik ve huzur arayanlar için ise ideal. Gün batımında kanolar ile dağlarla çevrili gölde bir tur yaptıktan sonra ortasındaki bir adacıkta bulunan Barahi Tapınağı’nı geziyoruz.
Trafiğin ve kalabalığın az olduğu şehri gezmenin en güzel yollarından biri ise kesinlikle bisikletle! Küçük dükkanlar ve muazzam antikacıların olduğu sokaklarda turlamak ve ülkeye özgü pek çok hediyelik eşyayı da buralardan uygun fiyatlara temin etmek mümkün.
1600 METREYE EŞSİZ BİR YOLCULUK, SARANGKOT
Pokhara’ya kadar gelmişken Annapurna dağlarında doğa yürüyüşü yapmadan dönmeyin; isteğinize ve kondisyonunuza göre çeşitli yürüyüş rotalarından bir tanesini seçebilirsiniz. Bizim tercihimiz 820 metredeki Pokhara’dan 1600 metredeki Sarangkot’a yürümek oldu. Sarangkot, Himalayalar’ın gölgesinde 1592 metre yükseklikte kurulmuş ve dağları en yakından izleme fırsatı sunan bir köy. Yol üstünde köy evlerinde molalar veriyoruz ve ev sahiplerinin bahçelerinde yetiştirdiği çayları içerek hedefe doğru tırmanıyoruz. Yol boyunca değişen göl manzarası ve üzerimizden geçen yamaç paraşütleri eşliğinde yaklaşık 10 km’lik yolu dört saatte tamamlıyoruz.
Hemen karşımızda ise sivri tepesi ve tüm ihtişamıyla Machhapuchre dağı. Ardından güneşi burada batırıyoruz, bembeyaz zirvelerin kırmızının muhteşem tonlarına karışmasına şahit oluyoruz. Oldukça etkileyici!
Yamaç paraşütü için de gözde bir yer olan Sarangkot’tan ister deneyimli paraşütçüler eşliğinde Pokhara’ya uçarak dönebilir (hava kararmamışsa eğer), ister tepede bulunan araçlarla da aşağıya ulaşımınızı sağlayabilirsiniz.
MUTLAKA DENEYİN
– Pilav, mercimek ve köriyle yapılan Nepal’in geleneksel yemeği Dal Bhat
– Ülkenin 1 litrelik şişelerde satılan lezzetli birası, Everest
– Katmandu çevresinde bulunan merkezlerde, hem yarattığı titreşimlerle alternatif bir iyileştirme yöntemi hem de meditasyonun bir parçası olarak aklı tek bir noktada tutmak için kullanılan ‘singing bowls’, yani ‘dua kaseleri’
Cevapla