Elazığ ili, MÖ 3000'li yıllarda kurulduğu sanılan, Harput kentinin ovadaki devamıdır. Bu nedenle yıllarca Harput olarak anılmıştır. Büyük Selçuklu hakimiyetinin Anadolu'ya kayması ile Harput'un Türk yurdu olmasında en önemli savaşın Malazgirt Meydan Muharebesi olduğuna şüphe yoktur. Nitekim Harput ve çevresi Malazgirt muharebesinden sonra Türklerin eline geçmiş olup yörede Büyük Selçuklu Devleti'ne bağlı olarak Çubukoğulları Beyliği kurulmuştur (1085). Harput'un Türkler tarafından alınmasına kadar sadece müstahkem bir kale hüviyetinde kalan bu yer Türklerle beraber büyüyen bir şehir haline gelmiştir. Çubukoğulları Beyliği'nin ömrü uzun sürmemiş,1110 yılında Artukoğulları dönemini başlatmıştır. Bir müddet sonra Harput Artukluları diye bilinen bağımsız bir beylik kurulmuştur. Harput,1230 yılında Moğolların eline geçmiş,1234 yılından itibaren ise Anadolu Selçuklu Devleti'nin hakimiyeti altına girmiştir.1507 yılında Safevilerin eline geçen Harput, 1515 yılında ise Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiştir (1516).
Mezra denilen bugünkü yerleşim yerine 1834'de taşınan Elâzığ'a 1862 yılında Sultan Abdulaziz'in tahta çıkışının 5. yılında Hacı Ahmet İzzet Paşa devrinde buraya tayin edilen Vali İsmail Paşa'nın teklifi ile Mamuret-ül Aziz ismi verilmiştir. Fakat telaffuzu güç olduğundan halk arasında kısaca El'aziz olarak söylenegelmiştir. Zaman içinde bölgeye eyalet merkezliği yapan şehre 1937 yılında Atatürk tarafından tahıl ambarı bolluk ve bereket anlamına gelen El'azık adı verilmiş olup, zamanla Türkçe ses uyumuna uygunluğu ve söyleniş kolaylığı nedeniyle Elâzığ olarak kullanılır olmuştur.
Elazığ ’a Ne Zaman Gitmeli?
Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında yer alan Elazığ da karasal iklim hüküm sürer. Karasal iklimin yanı sıra yer yer Akdeniz iklimi özelliği taşımaktadır. Bu iklim değişikliği Keban Barajı kurulduktan sonra meydana gelmiştir. Elazığ iklimi, Akdeniz ve karasal iklim arasında bir geçiş özelliği de gösterir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçer.
Elazığ’a bağlı Sivrice ilçe merkezine 6 km. uzaklıkta, Hazar Gölü kıyısında 2347 m. yüksekliğinde olan Hazar Baba Dağı’nda 1999 yılında açılan Hazar Baba Kayak Merkezi, ülkemizde son yıllarda gelişmekte olan kış turizmine katkıda bulunan bir merkezdir. Kış sporları ile ilgilenenler için de bir alternatiftir.
Yazın sıcaklığı, kışın sert soğu göz önünde bulundurursak, Elazığ’ın keyifle her köşesindeki güzelliği keşfetmek için en güzel zaman bahar aylarıdır.
Elazığ’a Nasıl Gitmeli?
Elazığ, Doğu Anadolu bölgesini batıya bağlayan yolların bir kavşak noktası konumundadır. Buna bağlı olarak da Elazığ’a gitmek için birçok ulaşım alternatifi bulunmaktadır. Bu seçenekler, havayolu, demiryolu, otobüs veya kendi aracınız ile yapabileceğiniz ulaşım çeşitleridir.
Elazığ’a gelmenin en kolay yolu havayolu ile gelmektir. Atatürk Havalimanı’ndan, Türk Hava Yolları'nın ve Onur Air’in her gün İstanbul ile Elazığ arasında karşılıklı direkt uçak seferleri bulunmaktadır. Ayrıca Sabiha Gökçen Havalimanı’nı tercih edecek yolcular için de, Pegasus ve Anadolu Jet’in her gün İstanbul ile Elazığ arasında karşılıklı direkt uçuş seferleri bulunmaktadır. Her iki hava alanından da ayrıca Ankara aktarmalı Türk Hava Yolları, Elazığ uçuşu bulunmaktadır.
Ankara’dan Anadolu Jet ile direkt uçuş Türk havayolları ile İstanbul aktarmalı Elazığ uçuşu vardır. İzmir ve Antalya’dan Türk hava yolları, Onur Air, Pegasus ve Anadolu Jet’in Ankara ve İstanbul bağlantılı aktarma uçuşları bulunmaktadır.
Biletinizi ne kadar erken alırsanız o kadar uygun bilet almış olacaksınız. Bahar aylarındaki yoğunluğu göz önüne aldığımızda, hem ucuz bilet almanız hem de uçaklardaki yoğunluktan dolayı yer bulmanız için erken bilet almanız size kazanç sağlayacaktır.
Elazığ’da Nerede Kalmalı?
Elazığ, batıdan gelen karayollarını, doğunun çeşitli illerine bir yelpaze gibi bağlamasından dolayı birçok bütçeye hitap eden büyük oteller otel, pansiyon, apart otel alternatifi yer almaktadır. Merkez nokta olmasından dolayı konaklama seçenekleri oldukça fazladır.
Elazığ’da Ne Yemeli-İçmeli?
Elazığ mutfağı oldukça zengin yemek çeşitlerine sahiptir. Üç ana öğün yemek dışında kuşluk yemeği ve özellikle yatsılık denilen pestil, ceviz, orcik, meyve gibi yiyeceklerden oluşan sofralar da kurulur.
Elazığ’ın çedene kahvesi meşhurdur ve bu lezzeti deneyimlemeden dönmemenizi tavsiye ederiz. Orcikli şeker de Elazığ’a has bir şekerleme türüdür.
Geleneksel yemekler: Tarhana, erişte, kurut, kelleçoş, lobik, işgene, harput köftesi, taş ekmeği, peynirli ekmek, fodula, gömme, ufalama, söğürtme, ışkın, pirpirim, hesude, kaygana, pestilli yumurta, dolanger, kalbur hurması, dilber dudağı…
Bağcılığın oldukça gelişmiş olduğu Kentte üretilen Buzbağ Kırmızı Şarabı dünya pazarlarında satılan çok ünlü bir şaraptır.
Ayrıca künefe ve kadayıf kentte en çok yapılan tatlılardır.
Elazığ’da Nereleri Gezmeli?
Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi
Elazığ Müzesi 30 Nisan 1965 yılında, Harput mahallesinde bulunan Alacalı Mescit’te “Harput Müzesi” olarak kurulmuştur. Keban ve Karakaya Baraj projeleri çerçevesinde yapılan yüzey araştırmaları ve kazılarda bulunan eserlerin teşhiri ve muhafazası için 1971 yılında Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Kampüsü içerisinde yeni müze inşasına başlanılmış ve 28 Temmuz 1982 yılında Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Müze binası; arkeolojik eserler ve sikke salonu, halı ve kilim galerisi ile etnografya salonu olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
Harput (süt) Kalesi
Tarihsel kaynaklara göre Harput Kalesi M.Ö. 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulmuştur. İç kale ve dış surlar olmak üzere iki bölümden meydana gelen Harput Kalesi'nin özgün bir yapı olarak günümüze kadar korunabilmesinde, Artuklu döneminde yapılan onarımların katkısı büyüktür. Kale daha sonra Dulkadiroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlı döneminde de onarımlar görmüştür. Kalesinin dış surları tamamen yıkılmıştır. Yalçın kayalar üzerinde inşa edilen ve kuşatılması oldukça zor olan kale içerisinde; hastane tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapının bulunduğu büyük bir mahalledir.
Harput Kalesi hakkında çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Bir rivayete göre Kalenin yapımı sırasında harcın hazırlanmasında su yerine süt kullanıldığı, bu yüzden de“Süt Kalesi” dendiği söylenmektedir.
Ulu Cami
Harput’ta eski cami’i kebir mahallesinde 2000 m2’lik bir sahayı kaplayan “30 x 50 genişliğinde” ve duvar kalınlığı 2.5 m. olan Ulu cami 1156-1157 tarihinde Harputlu hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yaptırılmıştır. “Anadolu’daki en eski Türk camilerindendir.” Cami 1899, 1905, 1996 yıllarında tamirat görmüştür. Halen ibadete açık olan caminin içerisi: iç avlu, son cemaat yeri ve iç cami olmak üzere üç kısımdan meydana gelmiştir. Dikdörtgen planlı, duvarları moloz taştan kubbe kemerler ve minare tuğladan yapılmıştır. İki kapısı vardır.
Sara Hatun Camii
Sara Hatun Mahallesi’ndedir. 15. yüzyılda Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan’ın annesi Sara Hatun’un ahşap olarak yaptırdığı sanılmaktadır. Yapıyı 1585’te III. Murat döneminde Hacı Mustafa onartmıştır. 1843’te Abdülmecit dönemindeyse, Harput Müftüsü Hacı Ahmet Efendi yeniden yaptırmıştır. Son cemaat yerinin sağında bulunan minare, 1898’de eklenmiştir. Bu onarım ve yenilemelerle yapı özgün biçimini yitirmiştir. Cami iyi durumdadır ve kullanılmaktadır.
Alacalı Mescit
Harput’un Ağa Mahallesi’ndedir. 1202-1204’te Artuklular döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Dikdörtgen planlı, küçük bir yapıdır. Duvarlar kesme taş ve ağaç hatıllı moloz taştandır. İki renkli taş mimarisi ilginçtir. Mihraba dik iki geniş kemer, ana mekanı üç nefe bölmektedir. Mihrap, mermer mukarnas frizlidir. Üç bölümlü ahşap tavanın kalem işleri ilginçtir. Geometrik örgü ve yıldız motifleriyle bezeli tavanda al, kara, lacivert renkler kullanılmıştır. Minaresi giriş kapısının üstündedir. Şerefeye dek ak-kara taşlarla dama biçiminde örülmüştür.
Arap Baba Mescidi ve Türbesi
Selçuklu hükümdarlarından IV. Kılıçarslan’ın oğlu, III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında H. 678 yılında inşa edilmiştir. Minaresi dıştan türbe ile mescidin tam orta kısmına gelen bölümde yapılmıştır. Türbenin alt kısmında ise Mumyalı bir ceset mevcuttur. Halk arasında Arap Baba diye anılır. Arap Baba ile ilgili çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Arap Baba türbesi, bugün halkın ziyaretine açıktır. Yurdumuzun dört bir tarafından ve yurt dışından gelen misafirler mutlaka bu türbeye uğrar, ziyaret eder.
Meryem Ana Kilisesi
Harput Kalesinin doğusunda yer almaktadır. Batı duvarını kalenin kaya kütleleri teşkil ettiğinden kilise, kalenin kayalıkları içine gömülmüş gibidir. Anadolu'nun en eski mabetlerinden biri olan Meryem Ana Kilisesi, Kızıl Kilise, Süryani Kilisesi ve Yakubi Kilisesi adlarıyla da anılmaktadır. M.S 179 yıllarında inşa edildiği sanılan binanın, ilk olarak kaledeki putperestler tarafından putların saklanması için kullanıldığı, Yakubi Hiristiyanları'nın daha sonra burayı kiliseye çevirmiş oldukları düşünülüyor. Birinci bölümde yer alan lahit ve üzerindeki Süryanice kitabesiyle yekpare taş kapağı, ikinci bölümde; dilek taşı duvarı şeklinde, dilek tutularak üzerine küçük taşların yapıştırıldığı duvar dikkat çekicidir. Ayin bölümü olan üçüncü bölüm ile simetrik iki odadan oluşan dördüncü bölüm kilisenin diğer kısımları mevcuttur. Batı yönündeki duvarı tümüyle kaya olan Meryem Ana Kilisesi, günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilmiş en önemli antik kiliselerimizden ve sadece ülkemizin değil dünyanın önemli kültür miraslarından birisidir.
Cemşit Hamamı
Sarahatun camii bitişiğinde, bir Osmanlı dönemi yapısıdır. Bu yapı Yavuz Sultan Selim’in Sipahi beylerinden Cimşit Bey tarafından XV1. asrın ilk yarısında yaptırılmıştır. Soyunma yeri kare plânlı, üzeri kubbe ile örtülü olup, iki kapısı mevcuttur. Yıkanma yeri Sarahatun Camiine dayanır. Dört eyvanlı köşelerde birer kubbeli halvet bulunmaktadır.
Buzluk Mağarası
Buzluk Mağaraları tarihi Harput beldesinin kuzeydoğusunda Elazığ’a 11 km. uzaklıktadır. Mağarada, jeomorfolojik yapısı; klimatolojik şartlar ve hava dolaşımı özelliğinden dolayı yaz ayları içinde doğal olarak tabakalar, sarkıt ve dikitler halinde hatta bazı kısımlarında bal peteği şeklinde buz tabakaları, kış aylarında ise tam tersine sıcak hava oluşmaktadır.
1990 yılında merdiven basamakları ve aydınlatılması yapılan mağara, Türkiye’de gezilebilen mağaralar arasında yer almaktadır. Buzluk Mağaraları, çevresinin doğal güzelliği yanında tarihi Harput beldesinde bulunması, tarih ve doğanın iç içe bulunduğu nadir turistik yörelerimizden biridir.
Elazığ’da nerede eğlenmeli?
Elazığ’da şehir merkezinde gece hayatı oldukça gelişmiş ve çeşitlik göstermiştir, fakat yörenin dünyaca bilinen çayda çıra oyunu (mumlu dans) gösterileri ve Kürsübaşı programını izlemeden dönmeyin…
Doğu Anadolu'nun en eski şehirlerinden olan Elazığ tarihi, doğası, köklü gelenekleri ve gelişen turizmi ile sizi unutamayacağınız bir tatile davet ediyor. Hiç vakit kaybetmeden Elazığ’ a uçak biletinizi almanızı öneririz.
Şimdiden rahat uçuşlar ve keyifli tatiller…